Benim karnım acıkıyor hafiften. Mutfağa bakıyorum. Hiçbir şey yok. “Acıktım ben aşkım!” diyorum. Ayfer kalkıyor, çırılçıplak geliyor. “Bebeğim hiçbir şey yok ki evde...” diyor. Ona, “Hadi gel, yemeğe götüreyim seni! Arabamız da var.” diyorum. “Tamam!” diyor, içeri gidiyor. Çok şık siyah bir elbise giymiş. Biraz makyaj yapınca o kadar güzel oluyor ki... Ben de, “Keşke bu kadar güzel giyinmeseydin yaa!” diyorum. Çünkü bende sadece bir pantolon var. “Merak etme! Ev arkadaşım tam senin boyutlarında.” diyor. İçeri gidiyor. Yeşil tonlarında bir elbise getiriyor. Onu giyiyorum. Biraz dar, ama bu benim vücut hatlarımı dahada belli ediyor.
Hemen
atlıyoruz arabaya. Elimi tutuyor. Ona, “Nereye gidelim?” diyorum.
“Aşkım, balık mı yesek rıhtımda?” diyor.
“Rıhtıma ne gerek var ya, bu kadar güzel giyinmişiz. Gel düzgün
bir yere gidelim!” diyorum. Ve sürüyorum arabayı. Sahilde, boğazda,
oldukça lüks bir balık lokantasına gidiyoruz. “Günseli, ne
yapıyorsun? Ben ödeyemem buranın parasını!” diyor.
Bakıyorum ona, “Saçmalama. Ben öderim. Ne olacak aşkım?” diyorum
sessizce. Oturuyoruz. Şansımıza, denize bakan bir masa
kalmış. Garson geliyor. Şarap söylüyorum.
Kırmızı. Ve balıklarımızı seçiyoruz. Ayfer, “Bu
şehre hayranım ya... Müthiş bir şehir!” diyor. “Öyle!”
diyorum şaraptan bir yudum alırken. “Peki nasıl ödeyeceğiz
buranın parasını?” diyor. “Bak güzelim. Benim bir sevgilim var.
Kendisi çook zengin. Bu konuda hiçbir sıkıntın olmasın!”
diyorum. “Tam orospusun ya!” deyince, kahkaha atıyoruz. Konuşa
konuşa yiyoruz yemeğimizi.
Konuşurken konu hayata geliyor. Aslında ne kadar
dağınık bir hayatım olduğunu fark ediyorum.
Duygulanıyorum. Aslında evet, bir orospuyum. Resmen dost hayatı
yaşıyorum. Ama çok memnunum. Seks bakımından doyuyorum,
para desen hiç sorun değil. Ahmet'in tehditleri hayatımdan zorlada
olsa çıkarılmış. Aşk yok hayatımda. Yeride yok.
Gerek yok. Ama o da var sanki. Ayfer çok güzel kız. “İlla
aşık olmak için karşı cins mi gerekli?” diyor bana Ayfer.
Doğru belki de...
O kadar tatlı bir kız ki. Yemeğin sonunda ona teklif ediyorum.
“Ayfer, sana yardım etmeme izin ver. Para, pul, sorun değil!”
diyorum. Ayfer şaşırıyor. “Ne demek bu?” diyor. “Benim de mi
Eskort olmamı istiyorsun?” diyor. “Saçmalama güzelim. Sadece sevgilim ol!
Gerçek anlamda!” diyorum. “Öyleyiz zaten!” diyor, bir yudum daha alıyor.
“O zaman sana yardım etmeme izin ver... Gel tatile çıkalım.
Fatih’in bana verdiği anahtarlar var. Orada bir yazlığım
var. İstediğin kadar kalalım. Ne dersin?” diyorum. “Bunu daha
sonra konuşalım...” diyor. Ve kalkıyoruz.
Arabaya biniyoruz. Elimi tutuyor. Gözlerime bakıyor. Bu kız bana
aşık mı oluyor? Bilmiyorum ama çok güzel bir his bu.
Unuttuğum bir his. Birinin bana sevgiyle bakması. Sürüyorum
arabayı. Evinin önüne geliyoruz. “Gelsene yukarı aşkım!”
diyor. “Yok aşkım, eve gitmem lazım!” diyorum. “Yaaa! Söz
vermiştiiin!” diyor. Cilve yapıyor bana. “Olmaz, belki sonra gelirim.
Dikkat et kendine aşkım...” diyorum. Dudaklarıma bir öpücük
koyuyor. “Sen de! Ya, arabayı burada bıraksan? Alkollüsün, taksiyle
git!” diyor. “Olmaz, karşıya geçeceğim aşkım!”
diyorum. “Eve varınca araa!” diyor. “Tamam!” diyorum, ve sürüyorum evime
doğru.
Eve çıkıyorum. Çok mutluyum nedense. Kızım uyumuş
koltukta. Onu uyandırma istiyorum. Uyanmayınca kucaklıyorum, halen
küçük bir kız çocuğu sanki. Yatağına yatırıyorum.
Oğlan uyumuş. Ve ben, bir kadeh daha şarap içiyorum.
İş telefonumu kırıyorum. Benim için çok yeni bir hayat
başlıyor!
Önümüzdeki bir iki hafta, Ayfer’le geziyoruz, tozuyoruz. İki sevgili
gibiyiz. Ufak öpüşmeler dışında sevişemiyoruz bir
türlü fırsat bulup. Ama çok özledim ben... Fatih, halen
yurtdışında. Yurtdışında aldığı
bir ihaleyi yürütmek için orada bulunuyor. Arayayım diyorum, bakayım
ne yapıyor. Arıyorum, telefonda bir kadın sesi, “Aaa! Nagehaan!”
diyor. Tanıyamıyorum. “Benim ya, Canan!” diyor. “Aa, kız? Senin
ne işin var len orda?” diye şaka yapıyorum. Biraz bozuluyorum
aslında. “Ya güzelim hiç sorma, Fatih beni de getirdi buraya.
Rusya’dayız tatlım!” diyor. Beni kıskandırmaya
çalışıyor fahişe. “Ne yapıyorsun sen, Eskortluğa
devam mı?” diyor. “Hayır!” diyorum. Fatih alıyor telefonu,
“Naber güzellik?” diyor. “Beni niye almadın?!” diye hesap soruyorum.
“Sinirlendin mi? Ya, şey... Burada uzun süre kalıyorum da, senin
durumun gelmeye müsait değil biliyorsun...” falan diyor.
İtiraz
edemiyorum daha fazla. Para herifin, kimi isterse götürür. “Sen neler
yapıyorsun canım?” diyor. Hakkını yememek lazım, çok
kibar adam. “Hiiç. Takılıyorum öyle...” diyorum. “Ya, yazın da
bitmesine az kaldı. Gitsene yazlığa?” diyor. “Bilmem,
bakarız...” diyorum. Aslında ben bunu daha önce niye
düşünemedim? Hem Ayfer’i de alırım yanıma. Hemen
arıyorum Ayfer’i. “Haftasonu gidiyoruz!” diyorum. “Nereye
aşkım?” diyor. “Yazlığa. Birkaç gün tatil yapalım!”
diyorum. Önce itiraz ediyor, sonra kabul ediyor. “Yarın
buluşalım mı?” diyor. “Yarın sevişemeyiz de,
alışveriş yapalım azıcık!” diyorum.
Çıkıyoruz ertesi gün. 3-4 bikini takımı alıyoruz. Biri
siyah, arkası tangalı. Onu Ayfer’ e alıyorum. Kendimede siyah
beyaz mavi yeşil bikiniler alıyorum. Ayfer çok mutlu. Güzel güzel
elbiseler alıyorum ona da, kendime de. Sonra yürürken 'Seks Shop'
yazısı takılıyor gözüme. “Aşkım, girelim mi?”
diyorum. “Olur!” diyor, giriyoruz. Tezgahtar bir erkekle
karşılaşmayı düşünürken, orta yaşlı bir
kadın geliyor. “Nasıl yardımcı olabilirim hanımlar?” diyor.
Hemen bakıyorum. Neler var neler. Belden bağlamalılar, dildolar.
İki tane dildo alıyoruz, biri 15 cm, diğeri 20 cm. Benim gözüm
belden bağlamalıya gidiyor. Bir tane zenci yarağı
alıyorum. Çok enteresan şeyler var. Kelepçe alıyorum bir tane de.
Ayfer izliyor öylece. Kayganlaştırıcılar,
azdırıcılar. Hepsinden alıyorum. Bir tane şişme
erkek alıyorum. Tamamen meraktan. Ödüyoruz, çıkıyoruz.
Sonra evine
bırakıyorum onu. “Ne zaman gidiyoruz güzelim?” diyor. “Ya haftasonunu
boşver, yarın çıkalım!” diyorum. “Arabayla mı?” diyor.
“Evet, ne olacak ki?” diyorum. “Sen sürmeyi biliyorsun değil mi?” diyorum.
“Evet de, ehliyetim yok...” diyor. “Sorun değil aşkım!” diyorum.
Ve eve bavulumu hazırlamaya
gidiyorum.
Kızım
evde. Ona şirkette işimin çıktığını
söylüyorum. Beni Fatih’in şirketinde çalışmaya başladım
diye biliyorlar. “Tamam anne!” diyor, oğlan babasında zaten. Ertesi
gün oluyor. Sabah 6 gibi uyanıyorum, karşıya, Ayfer’i almaya
gidiyorum. Ayfer daha uyanmamış. “Ohooo! Bu ne ya. Uykucusun sen!”
diyorum. Ayfer hemen kalkıyor, evine çıkıyorum. “Ben hemen
hazırlanırım!” diyor. Ev arkadaşı gene yok evde.
Odasına giriyor, bavulunu iyiki geceden hazırlamış. Üstünü
çıkarıyor, amındaki kıllar dikkatimi çekiyor. “Ay kusura
bakma, birkaç gündür alamadım...” diyor. “Sorun değil, benim de
amım kıllı aşkım!” diyorum. “Alırız orda!”
diyor, hemen içeriden jiletleri koyuyor. Ve çıkıyoruz yola.
Biraz o, biraz ben kullanıyorum arabayı, 12 saatte varıyoruz
Bodrum’a akşamüzeri. Yorulmuşuz. Eve giriyorum, evde
eşyaların üstünde beyaz örtü var. Onları bile kaldırmadan,
olduğumuz gibi yatıyoruz Ayfer’le. Ertesi sabah uyanıyorum.
Burnuma süper kokular geliyor. Ayfer, “Kahvaltın hazır!” diyor.
İniyorum. “Nereden buldun ya bunları?” diyorum. Amma maharetli
kız. Neler yapmış neler. “Ben de şaşırdım.
Herşey var dolapta. İçkiler, yemekler. İlk kez mi geliyorsun
buraya? Emin misin?” diyor. Meğer Fatih gündelikçi kadına herşeyi
aldırmış. Düşünceli sikicim benim.
Havuzun suyu bile doldurulmuş. Kısacası her şey çok güzel.
Kahvaltımızı ediyoruz. Ve Ayfer kalkıyor. “Yaa, ben seni
çok özledim!” diyor kucağıma oturuyor. “Aşkım, ben de seni!
Ama geceye sakla kendini. Bu gece inanılmaz şeyler
yaşayacağız!” diyorum. “Ne yani, sevişmeyelim mi?” diyor.
“Beklee!” diyorum. Kalkıyorum, odaya çıkıyorum. Bikinimi
giyiyorum. Biraz da kremlenip, aşağı iniyorum. Havuza giriyorum,
rahatlıyorum. Ayfer de geliyor sonra. Memeleri taşıyor
kızın bikiniden. Arkası tangalıyı giymiş. “Baaak!”
diyor, dönüyor götünü. İnanılmaz bir götü var. O da giriyor havuza.
Şakalaşa şakalaşa yüzüyoruz. Sonra biraz
güneşleniyorum. Ayfer iki bira getiriyor, hem biralarımızı
yudumluyoruz, hemde eğleniyoruz.
Ayfer
kalkıyor, “Yaa, kimse görmez değil mi?” diyor. “Yok ya ne olacak, hem
neden ki?” diyorum. “Hiiç, çıplak güneşleneceğim de!” diyor. “Tamam
aşkım!” diyorum, çıkarıyor. O süt beyazı memeleri
güneş alıyor. Sonra bana dönüyor. “Sen de çıkarsana!” diyor.
Hemen çözüyorum bikinimi. Benim de memelerim fora. Memelerimize dokuna dokuna
güneşin tadını çıkarıyoruz.
“Sevgilim?” diyor bana. “Efendim aşkım?” diyorum. “Ya, bir şey
soracağım...” diyor. Meraklanıyorum. “Sor!”
diyorum. “Seks oyunu oynayalım mı?” diyor. Doğruluyorum.
“Oynayalım birtanem... Ama nasıl bir oyun?” diyorum. Hemen
doğruluyor. “Birbirimizin kocası olalım mesela bir hafta. Takma
yarağımız yok mu? Vaar! Onu takalım, birgün sen, bir gün
ben koca olalım. Çok eğlencez yaa!” diyor. “Tamam aşkım,
bana uyar. Ama söyleyim, fena sikerim!” diyorum. “Tamam aşkım!”
diyor. Kalkıyor, belden bağlamalı straponu kutusuyla getiriyor.
Heyecanla açıyor. Bir tane kullanma kılavuzu var. Elime
alıyorum. “Vaay, kocaman birşey kız bu. Ben alırım da,
sen zor alırsın o daracık amınla!” diyorum. “Deneyeliim?”
diyor.
Hemen
takıyorum belden bağlamalıyı. Sıvazlamaya
başlıyorum önümdeki zenci yarağını. Dayanamıyor o
da. “Aşkım, hadi gel odaya geçelim!” diyor. Hemen kalkıyoruz,
götünü kırıta kırıta yürüyor zilli. “Kız zilli,
fenasın sen ya!” deyip dudaklarına yumuluyorum. Bana resmen cilve
yapıyor kız. “Kocacığım!” diyor. “Kocacığın
kurban olsun sana aşkım!” deyip, yumuluyorum amına.
Yalıyorum dibine kadar. Ayfer inliyor, “Ahhh, yala aşkım... Yala
bebeğğiiim!” diyerek bana ayak uyduruyor. Zilli ya... Çok tatlı
kız. Yavaşça memelerine yumuluyorum. Baldan tatlı...
Uçlarını sömüre sömüre yalıyorum. Sonra, “Kız orospu, al
bakayım ağzına siki. Nasıl yalıyorsun göster
bakayım!” diyorum. Hemen önüme çöküyor. Alıyor straponu. Ben de
saçlarını okşuyorum. Yalıyor, ama acemi. “Yarak öyle
yalanmaz aşkım. İyice sömürceksin. Hah. Al ağzına.
Şimdi dille arkasını. Dibine kadar al... Ohhh!” diyorum.
Öğürüyor. “Ay
kusacağım yaa!” diyor. “Yala yala, ohhh. Güzel orospum benim!”
diyerek kafasından tutarak küçücük ağzını sikmeye
başlıyorum. Yarağın ipi amımın arasına
giriyor. Bazen inip amımı yalıyor. Ayfer inlemelerle
yalıyor yarağımı. “Nasıl aşkım? İyi
yalıyor muyum?” diyor. “Aferin sana, sana gerçek bir yarak bulalım
yaa!” diyorum. “Olmaz, bak sen varsın işte. Benim kocam ol!” diyor. “Kalk
bakayım ayağa!” diyorum. Kalkıyor. Biraz dudaklarını
öpüyorum. Yatırıyorum yatağa. Ayırıyorum bacaklarını.
Elimle straponu hizalıyorum. Yavaşça sokmaya başlıyorum.
Amının suluğu sayesinde birazda zorlanarak alıyor azman
gibi yarağı.
“Ohhhhhhh!
Aşkımmmm! Günselim benimmmm... Ihhhh!” diyor. “Kocacığım
de kız. Kocacığım de!” diyorum. “Kocacığım,
her şeyim. Aşığım sana... Ay yavaş, canımı
yakıyorsun!” diye kıvranıyor altımda Zilli. Memelerini
sömüre sömüre sokuyorum amına. Ona girdikçe, benim memelerim
sallanıyor. Yavasça çıkarıyorum içinden. Daracık am
kasları, toplamaya çalışıyor kendini. “Domal orospum!”
diyorum. Domalıyor. Göt deliği o kadar dar ki... “Kız, parmak ta
mı sokmadın buna?” diyorum. “Yok aşkım, çok acıyor.
Çek onu ordan!” diyor. “Sürtüyorum kız, ohhh, nede güzel benim sevgilimin
delikleri!” diyorum. “Öyledir aşkım. Ay içim bir hoş oluyooor!”
diyor. “Sokayım mı götüne?” diyorum. “Yok, amıma sok!” diyor. Sokuyorum
amcığına. Saçlarını tutuyorum, çekiyorum. Sikiyorum
amını kızın. İnliyor, böğürür gibi. Arada iyice
kapanıp üstüne, dudaklarını öpüyorum. Çok tatlı
dudakları var yaaa!
“Geliyorum aşkım! Geliyorum! Geliyoruuum!” diyerek
boşalıyor. Boşaldığını
kasılmalarından anlıyorum. Karnı bir inip, bir
kalkıyor. Kendini yatağa fırlatıyor. Biraz yarak
sulanmış Ayfer’in amcığından dolayı. Hemen
sokuyorum ağzına. “Imm, amımın suları da güzelmiş
yaa...” diyor. “Em bebeğim, em...” diyorum. Ayfer emiyor yarağı.
Sonra çıkarıyorum straponu. Uzanıyoruz yatakta. Sigara içiyoruz.
Başını benim memelerime koymuş. Öylece uzanıyor. Eli
amında. “Doymadın mı aşkım?” diyorum. Hemen dönüyor.
Bir mememi ısırmaya başlıyor. “Yerim ben bunlarııı!”
diyor, ısırıyor. Ahhh, canım yanıyor. Ama olsun. O
emdikçe ben ona daha fazla sarılıyorum. Sonra iniyor amıma.
Kıllı amımı yalıyor, arasına dil darbeleri atıyor.
Bu kız süper emiyor! O emdikçe ben kasılıyorum, yatakta belim
kalkıp iniyor. En sonunda herzamanki tazyikli boşalmam geliyor. Ayfer
yakalayabildikçe yakalamaya çalışıyor amımın
çeşme gibi akan sularını.
Sonra
kalkıyoruz. Havuza giriyoruz. Okşamaya devam ediyoruz birbirimizi, ki
kapı çalıyor. Ben kalkıyorum, bikinimin altını, üstünü
giyip kapıyı açıyorum. Karşımda iri yarı bir
adam. Beni görünce afallıyor. “Yav, abla, Fatih abim orda mı?” diyor.
“Yok!” diyorum. “Ablam ben bu sitenin görevlisiyim de, benim hanım
baktıydı eve, birşeyiniz eksiğiniz gediğiniz yoktur umarım?”
diyor. “Yok ablacığım, sağol!” deyip yolluyorum adamı,
havuza dönüyorum.
Sonra tekrar kapı çalıyor. Bu kim gene yaa! Kalkıyorum. “Ablam
merhaba!” diyor. Gündelikçi kız. Hale adı. Böyle kısacık,
ama sütun gibi hatun. Başında örtüsü, bordo tişörtü.
Altında da bol eteği. “Hoş geldin!” diyorum. Geçiyor içeri. Bu
karı da nerden çıktı yaa! Ayfer geliyor, memeleri fora. “Ay
kimmiş o canım?” diye, Hale’yi görünce, “Ay pardon!” deyip
kapıyor memelerini. “Ablam boşver, aç memeleri, salver gitsin gari!”
diyor kız. Gülüşüyoruz. “Siz geçin, ben yemeğinizi neyin
hazırlarım!” diyor kız. Geçiyoruz. Ayfer, “Ay kıza da
ayıp oldu!” deyip giyiyor bikinisinin üstünü. “Ayıp tabi, kıza
her yerini gösterdin Zilli!” diyorum. Gülüşüyoruz tekrardan. Sonra gene
uzanıyor.
1-2 saat geçiyor,
kız halen evde. “Ay ne zaman gidecek bu ya?” diyor Ayfer sürekli. “Az
sabret, çalışıyor işte kızcağız!” diyorum.
Taş çatlasa 20 yaşında kız. “Haleee!” diye sesleniyorum.
“Efendim ablam?” diyor. “İki bira getirsene canım ya!” diyorum.
Getiriyor biraları. Oturuyor yanımıza, ben davet ediyorum. “Ay
abla... Fatih abim gelmezdi hiç buralara uzun zamandır...” diyor. “O
gelmeyecek ki tatlım!” diyorum. “Ee, siz kimsiniz? Yoksa Fatih abimin
karılarından mısınız?” diyor. “Ben öyleyim, bu da
arkadaşım Ayfer!” diyorum. El sıkışıyoruz tekrar.
“Bira içiyormusun sen?” diyorum. “Yok ablam!” diyor. “Niye ya? Günah falan diye
mi?” diyorum. “Yok be abla, beni etkiliyor. Arada benim herif içiriyor, sonra
çatır çatır sikiyor!” diyor. Gülmekten altımıza
işeyeceğiz nerdeyse. “İç iç, burada kimse sikemez seni!”
diyorum, gülmekten kendimi zor alıkoyarak.
İçiyor
benimkinden. “Ama abla, bir sigaranı yakarım!” diyor. “Al kuzum!”
diyorum, yakıyor. Öksürmeye başlıyor. “Bu ne yaa!” diyor.
“Nası sigara abla bu? Nasıl içiyonuz bunu?” diyor.
“Ağırdır biraz, ama merak etme içinde birşey yok deyip gülüyorum. Muhabbete
başlıyoruz tekrar. Kız çok tatlı. Ama kocasından çok
şikayetçi. Ayfer, “Ee, şikayet ediyorsun da,
çatır çatır sikiyormuş baksana!” diyor. “Abla, hemde ne biçim! Benim
herifte at yarağı var sanki. Yırtıyor valla her
girişte... Kanata kanata sikiyor!” diyor. “Memnun
değil misin? Bak ne güzel işte!” diyorum. “Memnunum abla, diğer
köylü karılarının alamadığı zevki veriyor bana! Hepsinin
işi 5 dakikalık. Ama benim aygır öyle mi? 2 saat
pompaladığını bilirim!” diyor. “Kaç santimdir senin
kocanın yarağı?” diyorum. “Onu bilemem, ama nah kolum kadar!”
diyor. “Abartma kız Zilli!” diyorum. Gülüşüyoruz.
Sonra kalkıyor. “Ablam çok sağol, uğrarım ben gene!” diyor.
Kalkıyor, gidiyor. Yemeği hazırlamış. Kalkıp
yemeği yiyoruz. Ayfer gene soyunuyor. Artık akşam oluyor. O gün
ben sevişmek istesem de, Ayfer, “Ya, boşver, belki sonra
sevişiriz gene!” diyor. Ee, ne yapacağız evde?
Sıkılırım ki ben. “Madem öyle, hadi kalk, Bodrum’a iniyoruz!”
diyorum. Hemen kalkıyor Ayfer, üstüne yeşil bir elbise giyiyor, güzel
de bir makyaj. Fıstık gibi valla. Görünce kalkıp götüne
tokatı yapıştırıyorum. “Ne güzel olmuşsun sen!”
diyorum. “Kıskandın mı?” diyor, “Evet, hemde çok!” diyorum, bir
öpücük koyuyorum dudaklarına. Sonra kalkıp ben de giyiniyorum. Mavi
bir elbise, incecik. Altıma da aynı renkte bir tanga. Çıkıyoruz
beraber...
0 yorum:
Yorum Gönder